• slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
Duyurular

SELAMÜN ALEYKÜM KIYMETLİ GÖNÜLDAŞLARIMIZ, İMAM HATİP SEVDALISI ABİ, KARDEŞ ve HOCALARIMIZ!

"Terme İmam Hatip Mezun ve Mensupları Derneği" (TİMMDER) kuruluşundan bu güne geride bıraktığı altı yılda kuruluş gayesine matuf çalışmaları yapmayı sürdürmüş ve her geçen gün çıta yükselterek dünün, bu günün ve yarının gençliğine, ilçemiz, ilimiz ve ülkemizin istiklal ve istikbaline yatırım yapmaya devam etmektedir.

Bu hizmetlerin sürdürülebilir olması için sizlerin eksik etmediğiniz manevi desteğinizin yanında yine bu güne kadar bizleri mahcup etmediğiniz maddi desteğinize de ihtiyacımız vardır.
Allah cc Bakara süresi 261.ayet de şöyle buyurur. Mallarını Allah yolunda harcayanların misâli, yedi başak bitiren ve her başakta yüz dâne bulunan bir tek tohumun hâli gibidir. Allah, dilediğine kat kat fazlasını da verir. Çünkü Allah, lutfu pek geniş olan ve her şeyi hakkıyla bilendir.

Hz Peygamber SAV ise hadislerin de Her sabah yeryüzüne iki melek iner. Biri: -Ya Rabbi, infak edip iyilik edenin malının yerine yenisini ver, der. Diğeri de: -Ya Rab cimrilik edenin malını telef et, diye dua eder.” (Buhari, Müslim)
– “Ey Adem oğlu, infak et(malını hayır yolunda sarfet ki) sana da infak(Allah sana karşılığını hem bu dünyada ve hemde ahirette versin) olunsun.” (Buhari, Müslim) buyurmuştur.

Bu bağlamda İlçemizde faal olan imam-hatip okullarımızda öğrenim gören yaklaşık 30 liseli öğrenciye aylık 1000 TL burs desteği, genelde durumu olmayan öğrencilere kıyafet, kırtasiye, harçlık gibi destekler vermekteyiz. Okulumuz dan Mezun en az yirmi üniversite öğrencisine aylık 2000 TL burs verilmektedir. Yine halka açık TİMMDER sohbetleri, gençlik buluşmaları moral motivasyon etkinliklerimiz, bu yıl yeni faaliyete alacağımız kız ve erkek iki gurup genç sohbet gurupları dernek merkezimizin işlevselliğinin devamı gibi faaliyetlerimize desteğinizi ; öşür, zekat, sadaka, bağış gibi infaklarınızı az ve ya çok demeden bekliyoruz.

Bağışlarınız için "Terme İmam Hatip Mezunları Derneği" adıyla Ziraat bankası Terme Şubesi TR25 0001 0003 3589 4004 4850 01hesabımıza havale etmenizi yada makbuz karşılığı olmak üzere yönetim kurulu üyesi arkadaşlarıma veya tarafıma iletmenizi istirham ediyorum. Selam ve dua ile...
Ali ALPARSLAN
TİMMDER BŞK
05336322720
05515105655 


Samsun Hava Durumu
Anket
Döviz Bilgieri
Merkez Bankası Döviz Kuru
  ALIŞ   SATIŞ
USD 0   0
EURO 0   0
       
Özlü Sözler
Umut dolu bir bahçeden, hüzünle döndürme beni Allah'ım.
Sponsorlarımız
FETHİN RUHU VE FATİH

Dünyada hiçbir şey, sebepsiz olmadığı gibi fetihler de hem sebepsiz, hem de amaçsız değildir. Büyük zaferler, hayırlı fetihler, daima kendisini hazırlayan ilmî, içtimaî ve mânevi atmosfere, aynı zamanda o işe gönlü yatmış insan gücüne muhtaçtır.

    Müslüman olmadan önce Türklerin en önemli ideali, ülküsü yani “kızıl elma”sı, “cihan hâkimiyeti mefkûresi” idi. Türkler, Müslüman olduktan sonra yeni bir “kızıl elma” edindiler: “i'lâyı kelimetullah (Allah’ın ismini, dinini yayma ve yüceltme) dâvası.” Osmanlı Devleti' nin kurucusu Osman Gazi (Osmancık, Osman Bey), ölmeden evvel son sözlerinde bu hakikati veciz bir şekilde şöyle ifade etmiştir: “Bizim mesleğimiz ve maksadımız, Allah'ın dinini yaymaktır! Yoksa kuru kavga ve cihangirlik dâvası değildir.”

    Anadolu'nun 1071 yılındaki fethinden sonra Türklerin en büyük ideali, İstanbul'un fethiydi. Yani Kostantiniyye’yi (Bizans’ı) “İslambol” yapmaktı. Osman Gazi'ye isnat edilen manzum vasiyetnamede: “İstanbul'u aç, gülzâr yap!” mısraı, bu idealin edebî ifadesidir. İstanbul'un fethine en büyük ilham kaynağı, hiç şüphesiz ki, Peygamber Efendimizin İstanbul'un fethini müjdelediği, onu fethedecek komutan ve askerleri övdüğü hadis-i şeriftir. Osmanlı döneminde, Fatih Sultan Mehmet'ten önce İstanbul'a 6 defa sefer düzenlenmiştir. Ancak bu şeref, sahabelerden Eyüp El- Ensari Hazretlerine değil; Yıldırım Beyazit’e ve Fatih’in babası II. Murad’a değil,  “iman, ilim ve teknik” sayacağını mükemmel bir terkiple aksiyona dönüştüren Fatih Sultan Mehmet ve onun şanlı ordusuna nasip olmuştur. Fatih, yalnız yaşı ile değil; inancıyla, ahlâkıyla, kahramanlığıyla, ilmiyle, aşkıyla, cehdiyle, hilmiyle, ıstırabıyla, idealiyle, irfanıyla, fedakârlığıyla, celâdetiyle, basiret ve ferasetiyle, ihlâs ve tevazuuyla genç ve gerçek bir fatihti.

    Kimdi bu Fatih Sultan Mehmet? 12 yaşında, ilk taht tecrübesini yaşayan, 16 yaşında 2. Kosova Savaşı'nda kılıç sallayan, 19 yaşında padişah olan Fatih; matematik, mühendislik ve felsefede âlim. Balistik, mekanik ve dinamik dallarında kâşif. Devlet felsefesi vadisinde Kanunnamesi ile asırlara hoca! Avnî mahlaslı, döneminin önemli bir Divan şairi. Türkçenin yanında dört Batı, dört Doğu olmak üzere edebî incelikleriyle dokuz dile hâkim, çok yönlü, büyük bir şahsiyetti Fatih. 

    Fatih Sultan Mehmed, fethi “Kılıcı çekeceksin, kelleyi keseceksin.” gibi basit, ilkel ve ruhsuz bir düşünceyle algılamıyor; Allah rızasını kazanmak amacıyla hakkı, adaleti, sevgiyi, barışı hâkim kılmanın bir vesilesi olarak düşünüyordu. İslam adaletini hâkim kılmadan bütün insanların “can, mal, akıl, din ve namus emniyetleri”ni korumanın mümkün olmadığını çok iyi biliyordu. Tam bir gönül fatihi ve iman kahramanıydı o. O, Ayasofya Kilisesini İslam mâbedi, İstanbul’u da “İslâmbol” yapan fatihti.

    Fatih, İstanbul'un fethi ile ilgili istişare toplantısında vezir ve âlimlere şöyle der: “Fâni cihanda hiç kimse ölümsüz değildir. İnsanın dünyada nefesleri sayılıdır. Ve ölümsüzlük kapısı örtülüdür. Yaratılıştan gaye kişinin Hak Teala'yı bir bilip imkân bulduğu nispette ecelden mühlet buldukça onun dergâhına yaklaşmayı tahsil etmeye çalışmaktır.” (Cafer Çelebi, Mahrusa-i İstanbul Fetihnamesi)

     Dünya tarihinde eşi emsali olmayan bir zaferin; bir çağı kapatıp yeni bir çağın açılmasına vesile olan İstanbul’un fethinin gerçekleşmesindeki en büyük sır, “iman, ilim ve teknik” sacayağının mükemmel bir terkible aksiyona dönüştürülmesidir. İnsanlık tarihindeki her türlü ferdî ve sosyal başarıların temelinde “akıl (ilim), yürek (inanç) ve bilek (madde)” gücünün mükemmel âhengi görülmektedir.

    Dünyada üç damla, azizdir: Alın teri, kan ve gözyaşı. Bu üç damla yüce bir dâvâ ve ideal uğrunda akıtılırsa zafer, mukadderdir. Çünkü bu üç damla, zaferin bedelidir. İstanbul’un fethi için eriyle, komutanıyla, devlet adamı ve âlimiyle dökülen alın teri mübârektir. Surlara, burçlara İslam’ın bayrağını dikmek isterken canlarını veren Ulubatlı Hasan’ların döktüğü kanlar mübârektir. Fethin müyesser olması için ihlâsla Allah’a dua edip secdede ağlayan Fatih ve Akşemseddin’in döktüğü gözyaşı, mübârektir. Her şeyin mübârek olduğu bir zaferde, fetih de mübârek olmaz mı?

    “Ya ben İstanbul’u alırım ya da İstanbul beni alır!” diyerek inanç ve kararlılığını gösteren Fatih, yalnızca İstanbul’u değil, ondan sonraki fetih yolcusu ve sevdalılarının da gönüllerini fethetmiştir.

    Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethettikten sonra ilk iş olarak ne yaptı? Peygamber Efendimizin (sav) müjdesine mazhar olan Fatih, doğruca Ayasofya ’ya gidip korkularından yerlere uzanarak ağlayanlara susmalarını işaret etmiş ve patriğe şöyle hitap etmiştir: “Ayağa kalk! Sana ve bütün halka söylüyorum ki, bugünden sonra hayatınız ve hürriyetiniz hususunda benim gazabımdan korkmayınız.”

    Şüphesiz ki İstanbul’un fethinin sembolü, camiye çevrilen Ayasofya'dır. Fetihten sonra kılınan ilk Cuma namazı hutbesini İstanbul’un manevi fatihi Akşemseddin, Fatih Sultan Mehmet adına okumuştu. Ayasofya'nın camiye çevrilmesi dünya ve İslâm tarihi açısından büyük bir önem taşımaktaydı. Çünkü bu durum, hilâlin önünde haçın (salibin) mağlubiyetini, İslâm'ın ve Müslümanların hâkimiyetini simgeliyordu.

    İstanbul’u “İslambol”, Kostantinopolis’i “belde-i tayyibe” (temiz şehir) yapan ruhu anlamak için, aşk medeniyetinin çocukları olan gazi ve alperenlerin sahip olduğu “şehadet”, “gaza” ve “fetih” kavramlarının şuuruna ermek gerek.

    “Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
     Yürüyeceksin… Millet yürüyecek arkandan!
     Sana selâm getirdim Ulubatlı Hasan'dan!..
     Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
     Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!”

            (Arif Nihat Asya)



Ahmet SEZGİN
Okunma Sayısı: 286


216.73.216.34








YAZARIN DİĞER YAZILARI

Başkan'ın Mesajı
Aidat Borcu Sorgulama
Köşe Yazıları






































































Günlük Gazeteler
Sponsorlarımız

Terme İmam Hatip Mezunlar Derneği

© Copyright 2021  V4.1 Tüm Hakları Saklıdır. | Dernek Sitesi | Köy Sitesi


Top